"ayla3" Tarafından Eklenen Konular

"Tüp bebek" bir tüp içinde değil, bütün öteki bebekler gibi anne karnında gelişir. Ama, bebeği meydana getiren yumurtanın döllenmesi ana karnında değil, laboratuvarda olur ve döl yatağına, döllenmiş olarak hekim tarafından sokulur.Bazen erkek veya kadının tenasül organları iyi çalışmaz, bu yüzden erkek spermi kadın yumurtası ile döllenemez. Bu durumda hekimler kadının...
Annesinin karnında 9 ayda gelişen bebek, bu süre sonunda, anne karnından çıkar. Bu, bebeğin doğumudur.Döl yatağı, kastan yapılmış bir kese ya da torbadır. Bebek annenin karnında, bu kese içinde gelişir. Dokuz ay sonra, döl yatağı ani kasılmalarla sancı vermeye başlar. O zaman anne doğumun yaklaştığını ahlar. Kasılmalar gittikçe sıklaşır ve bebeği...
Bir bebeğin olması için, kadın yumurtasının erkek spermi ile döllenmesi gerekir. Döllenme anından itibaren bebek oluşmaya başlar. 9 ay 10 gün sonra doğuma hazır hale gelir.Döllenen yumurta küçük bir hücre kümesi haline dönüşür. Bu hücreler hızla çoğalır ve bir embriyon olur. Embriyon döl yatağının kenarına yapışarak gelişmeye devam eder. Altı hafta...
"İkiz" ana karnında iki bebeğin aynı zamanda hayat bulmasıdır. Bazıları bir tek yumurtadan oluşurlar ki gerçek ikizler bunlardır ve birbirlerine çok benzerler. Bazı ikizler de iki yumurtanın döllenmesiyle meydana gelirler. Bazen bir yumurta döllenir döllenmez ikiye bölünür. Bu, birbirinden ayrı iki embriyonun oluşması demektir. Embiryonlar ayrıdır ama, yan yana ve aynı...
Kadının cinsi organlarında, belli dönemler içinde bazı değişmeler olur. Bu değişme yaklaşık dört hafta sürer. Süre sonunda da bir kan akımı meydana gelir. Buna "âdet hali" denir. Cinsi organlar, insanın üremesini, başka bir deyişle bebeğin doğmasını sağlayan organlardır. Erkekte ve kadında farklı olurlar. Kadının tenasül organı karnının içindedir. Bu organda iki yumurtalık...
Koni kabuklu salyangozlar da birçok kabuklu hayvan gibi su yosunu yiyerek beslenir.Gelgit olayında sular çekildiği zaman kayalara yapışıp kalan koni salyangozlar görünür. Bunların kabuğu Çinliler'in hasır şapkalarına benzer. Bu hayvan, üzerinde bulunduğu kayada vücuduna uygun, hafif çukur bir yer arar ve oraya tutunur. Sular kabardığı zaman yiyecek aramaya gider, çekildiği...
Denizanaları ve bu türden olan öteki hayvanlar, avlarını zehirli dokunaçları ile yakalarlar.Medüzün dokunaçları, zehir çıkaran hücrelerle kaplıdır. Her dokunaçta zehir dolu küçücük bir ampul bulunur. Yine bu ampulden sarmal şekilde bir sinir çıkar. Hücrenin dışında bir tetik kılı vardır. Herhangi bir hayvancık bu kıla dokununca ampulün kapağı açılır, sarmal sinir...
İnsan eli dokununca yapraklarını çekip kıvıran bitkiler vardır. Bazıları da sesten etkilenirler. Ama bir acı ya da heyecan duymazlar.Bazı bitkiler ışığa, ağırlığa olduğu gibi dokunmaya karşı da duyarlıdırlar."Küstümotu" denilen bitki usulca dokunulunca yaprağını aşağı indirir. Ama daha geniş tutarsak bütün yapraklarını kıvırır, toplar ve aşağı doğru eğilir. Bu, bir yapraktan...
Bir tulumu bulunduğu için tulumcuk denilen bir bitki, çok sokulan bir hayvanı çekip tulumuna sokar ve onu yer. Tulumcuk, durgun sularda, sığ yerlerde yetişen bir su bitkisidir. Yalnız çiçeği su yüzüne çıkar, sapı ve kökleri su içinde kalır. Köklerinde şişeye benzeyen ve ağzında kılları olan tulumcuklar vardır. Tulum, kabuklu bir hayvana...
Et yiyen otlar vardır. Besini az topraklarda yetişen bazı bitkiler, üzerlerine konan böcekleri yakalayarak öldürür ve yerler.Bazı bataklık bölgelerde, bitkilere gerekli olan azot bulunmaz. Böyle yerlerde yetişen ve "drozera" (böcek yiyen) denilen bir bitki kendisine gereken azotu temin etmenin yolunu bulmuştur.Drozeranın tantakül denilen dokunaçları vardır. Bu dokunaçların üzerinde bir damla...
Bitkiler fotosentez yapmak için ışığa ihtiyaç duyarlar. Işığın ne taraftan geldiğini anlar, ona uzanırlar.Güneşin bitkiler üzerindeki etkisini özellikle ayçiçeği üzerinde görebiliriz. Bu bitkinin çiçeği başını daima güneşi en çok gördüğü tarafa, güneydoğuya ve güneye çevirir. Onun için ona "günebakan" ya da "gündöndü" de deriz. Dışarıdan bir fide alıp saksıya dikecek olsak...
Köklerin görevi topraktan su bulmak, sapların görevi ise, güneş ışığı alsınlar diye yapraklarını yukarı kaldırmaktır.Toprağa atılan bir çekirdeğin duruş şekli önemli değildir. Kökler daima aşağıya, saplar ise yukarıya yöneleceklerdir. Henüz yeşermiş bir çekirdeği, toprağın içinde, sapı aşağı, kökü yukarı gelecek şekilde çevirecek olsak, sapın kıvrılıp tekrar yukarıya, kökün ise eğilip...
Çiçek vermeden üreyen bitkiler de vardır. Bazı bitkiler de aynı kök üzerinde yeni kökler ve yapraklar çıkararak çoğalırlar.Soğan yumrusu, kökle yaprak arasında kalan kısa ama çok şişkin bir saptır. Bu yapraksız sap, yani yumru, bitkinin besin deposudur. Bu tür bitkilere "köksap" diyoruz.Sapı, kökü bir olan bu bitkilerde, çoğalma, çiçeğin altında, yumrunun...
Bazı bitkiler böcekleri çekmek için çürük et kokusu çıkarırlar.Dünyanın en büyük çiçeği olan, "raflezya", aynı zamanda dünyanın en kötü kokan çiçeklerinden biridir. Herhalde kötü koktuğu için bahçelerde yetiştirilmiyor.Güneydoğu Asya'da yetişen raflezya, sinekleri yalnız kokusu ile değil, kırmızı renkli ve sarı beyaz benekli taç yaprakları ile de çeker. Çürük et kokusunu...
Bu bitkiler sinekleri çeken bir çürük kokusu çıkarırlar. Bu kokuya gelen sinekleri keselerine düşürür, onu zorunlu tozlaşma aracı olarak kullanırlar.Ormanlarda çok bulunan bir bitki türü de yılan yastığı'gillerdir. Bu bitki çiçeğinin içinde, dip tarafta sineklerin sevdiği pis kokuyu çıkaran ve sopa gibi uzanan bir koçan vardır. Sinekler, bu koçanın aşağı...
Tatlı suyu olan meyve taneleri ile küçük kancalı bazı meyve danelerini bir yerden bir yere taşıyan hayvanlar vardır.Bazı hayvanlar bazı meyvelerin tanelerini çok uzak yerlere götürürler. Dut, alıç gibi meyveleri koparan kuşlar ve bazı kemirgenler bunları tatlı etleriyle birlikte yutarlar. Sonra bunların küçük daneleri onların dışkıları ile ve bozulmamış olarak...
Danelerin meyvelerin yere düşmesini sağlayan rüzgar, bunları aynı bitkinin dibine düşürmektedir. Bazı ağır meyvelerin paraşüt gibi açılan kanatları uzağa düşmelerine sebep olur.Bazı bitki danelerinin, rüzgar tarafından daha kolay savrulsunlar diye, paraşüt gibi açılan kanatçıkları vardır. Karahindiba denilen ve salata gibi yenen bir bitkinin daneleri böyledir. En hafif bir rüzgar onları...
Bazı meyveler kuruyup dane düşürür ve onları toprağa ekmiş olurlar. Kuruyunca yarılıp açılan ve tohum düşüren meyveler daha çok baklagillerdir. Bezelye, fasulye gibi bitkilerin çanak şeklinde çiçeklikleri vardır. Bu çiçeklik iki yanlı ve simetrilidir. Mimozagiller ve erguvangiller de bu takıma girerler. Bunların çiçekliği kuruyunca çatırdayarak açılır ve danelerini atar. Bunların bazıları...
Yosun ve fujer gibi bitkiler dana ile değil "spor" denilen küçük bir hücre halindeki eşeysiz üreme aracı ile çoğalırlar.Yosunlarda cinsiyet hücreleri yapraklarda oluşur. Erkek hücreler, yağmur yağdığı zaman süzülerek ya da yüzerek dişi hücrelere ulaşır. Böylece döllenen dişi hücre, sap üzerinde bir kapsül haline gelir. Bu kapsülde binlerce spor oluşur....
Rüzgar tarafından tozlaşmanın gerçekleşme şansı azdır. Bu şansı arttırmak için çiçeklerin pek çok polen (çiçek tozu) çıkarması gerekir.Bir tek yulaf çiçeğinde 50.000, kayın ağacının bir tek tırtılsı başağında ise 5 milyondan fazla polen zerreciği bulunur. Ayrıca bunların etaminleri, kolayca uçurulsun diye dışa doğru açılırlar. Tırtılsı başaklar olgun hale gelince, açılan...
Bazı çiçeklerin tozlaşması rüzgar sayesinde olduğu için,bunların parlak renklerle böcekleri davet etmesine gerek yoktur.Rüzgar tarafından tozlaşan bitkilerin çoğu taneli bitkilerdir.Bazı otlar ve tahıllar bu sınıfa girer. Buğday, arpa, pirinç, mısır gibi tahıl çeşitleri rüzgar sayesinde tozlaşırlar.  Bunların çiçeklerinde taç yaprakları yoktur. Bazı sazlar ile ceviz, kayın ve söğüt ağaçlarının tozlaşması da...
Sayfa başına git